SAHİH-İ MÜSLİM

Bablar Konular Numaralar  

EMARET BAHSİ

<< 1877 >>

NUMARALI HADİS-İ ŞERİF:

 

108 - (1877) وحدثنا أبو بكر بن أبي شيبة. حدثنا أبو خالد الأحمر عن شعبة، عن قتادة؛ وحميد، عن أنس بن مالك،

 عن النبي صلى الله عليه وسلم. قال (ما من نفس تموت. لها عند الله خير. يسرها أنها ترجع إلى الدنيا. ولا  أن لها الدنيا وما فيها. إلا الشهيد. فإن يتمنى أن يرجع فيقتل في الدنيا. لما يرى من فضل الشهادة).

 

[ش (وحميد عن أنس) قال أبو علي الغساني: ظاهر هذا الإسناد أن شعبة يرويه عن قتادة وحميد جميعا عن أنس. قال وصوابه أن أبا خالد يرويه عن حميد عن أنس. ويرويه أبو خالد أيضا عن شعبة عن قتادة عن أنس. قال: وهكذا قاله عبدالغني بن سعيد. قال القاضي: فيكون حميد معطوفا على شعبة. لا على قتادة].

 

{108}

Bize Ebû Bekir b. Ebî Şeybe rivayet etti. (Dedikî): Bize Ebû Hâlid EI-Ahmar, Şu'be'den, o da Katâde ile Humeyd'den, onlar da Enes b. Mâlik'den, o da Nebi (Sallallahu Aleyhi ve Sellem)'den naklen rivayet etti :

 

«Ölen hiç bîr nefis yoktur ki, Allah indînde bir hayrı olsun da dünyaya dönmeyi ve dünya ile onun içinde bulunan büfün varlıkların kendisinin olmasını arzu etsin. Yalnız şehîd müstesna! Çünkü o, şehîdliğin faziletini gördüğü için dönmeyi ve dünyâda tekrar öldürülmeyi temenni eder. buyurmuşlar,

 

 

109 - (1877) وحدثنا محمد بن المثنى وابن بشار. قالا: حدثنا محمد ابن جعفر. حدثنا شعبة عن قتادة. قال:

 سمعت أنس بن مالك يحدث عن النبي صلى الله عليه وسلم قال (ما من أحد يدخل الجنة. يحب أن يرجع إلى الدنيا، وأن له ما على الأرض من شيء. غير الشهيد. فإنه يتمنى أن يرجع فيقل عشر مرات. لما يرى من الكرامة).

 

{109}

Bize Muhammed b. Müsennâ île İbni Beşşâr da rivayet ettiler. (Dedilerki): Bize Muhammed b. Ca'fer rivayet etti. (Dediki): Bize Şu'be, Katâde'den naklen rivayet etti. (Demişki): Ben Enes b. Mâlik'i Nebi (Sallallahu Aleyhi ve Sellem)'den rivayet ederken dinledim.

 

«Şehîdden başka cennete giren hiç bîr kimse yoktur ki, dünyaya dönmeyi ve yer yüzündeki her şeyin kendinin olmasını dilesin. Şehîd ise gördüğü ikramdan dolayı dönmeyi ve on defa öldürülmeyi temenni eder.» buyurmuş.

 

 

İzah:

Bu hadîsi Buhârî ile Tirmizî «Cihâd» bahsinde tahrîc etmişlerdir.

 

îsnâdı hakkında Ebû Alî El-Gassânî şunları söylemiştir. «Bu isnadın zahirine göre Şu'be bu hadîsi Katâde ile Humeyd'in ikisinden, onlar da Enes 'den rivayet etmiştir. Doğrusu Ebû Hâlid onu Humeyd'den, o da Enes'den naklen rivayette bulunmuştur. Bunu Abdülgani b. Said de böyle söylemiştir.»

 

Kaadî İyâd: «Şu halde Humeyd, Katâde üzerine değil, Şu'be üzerine atfolunmuştur...» diyor.

 

Hadîs-i Şerif şehîdliğin faziletini gösteren en açık delillerden biridir. İbni Battal: «Bu hadîs, şehîdliğin fazileti hakkında vârid olan delillerin en büyüğüdür.» demiştir.

 

Şehide niçin şehîd denildiği ihtilaflıdır. Nadr b. Şümeyl'e göre şehîd diri olduğu için ona bu isim verilmiştir. Çünkü şehîdlerin ruhları islâm darına (cennete) varır ve görürler. Başkalarının ruhları ise onu ancak kıyamette görür. İbni Enbârî'ye göre ise şehidin cennete gireceğine Allah ve Melekleri şâhid oldukları için bu isim verilmiştir. Ulemâdan bazıları şehîd ruhunu teslim ederken kendisine verîlecek sevâb ve kerameti gördüğü için ona bu ismin verildiğini söylemiş; bir takımları ruhunu rahmet melekleri aldığı ve imanına şâhid oldukları için şehîd denildiğine kail olmuşlardır. Hattâ: «Şehidin §ehîd olduğuna şahidi vardır, ki o da kanıdır!» diyenler olmuştur.

 

Şehidin misk gibi güzel kokusu onun fazilet ve şerefini mahşer halkına duyurmak için yayılacaktır. Kanının ve cenazesinin yıkanmaması da bundandır.